Logo

Yayınlar

Aile Hukuku İle İlgili Sorunlar ve Çözüm Önerileri


Aile Hukuku İle İlgili Sorunlar ve Çözüm Önerileri Politika Notu,kamuoyu gündeminde sık sık yer alan ve aile yapısını etkileyen kanuni düzenlemelerin, spesifik ve çözüm odaklı ele alınması amacını taşımaktadır. Çalışma bu çerçevede, aile hukukuna dair toplumsal rahatsızlıklara sebebiyet veren kanuni düzenlemelerin nedenlerini inceleyerek bu rahatsızlıkları giderici yahut azaltabilecek çözümleri kanunönerisi olarak sunma hedefi ile hazırlanmıştır.  Aile Hukuku İle İlgili Sorunlar ve Çözüm Önerileri Politika Notu,kamuoyu gündeminde sık sık yer alan ve aile yapısını etkileyen kanuni düzenlemelerin, spesifik ve çözüm odaklı ele alınması amacını taşımaktadır. Çalışma bu çerçevede, aile hukukuna dair toplumsal rahatsızlıklara sebebiyet veren kanuni düzenlemelerin nedenlerini inceleyerek bu rahatsızlıkları giderici yahut azaltabilecek çözümleri kanunönerisi olarak sunma hedefi ile hazırlanmıştır.

Bilim ve Sanat Merkezlerinde Eğitim: Mevcut Durum ve Politika Önerileri


Türkiye’de üstün yetenekli öğrencilerin eğitimleriyle ilgili pek çok deneme yapılmış olup tam olarak yeterli bir sonuç alınamadığı için hâlen yapılmaya devam edilmektedir. Bu bağlamda üstün yetenekli öğrencilere yönelik yeni program ve kurumlar tasarlamanın yanında mevcut ortamların daha etkili hale getirilebilmesi için politika önerilerine ihtiyaç vardır. Günümüzde Türkiye’de üstün yetenekli öğrencilerin eğitimi üç alanda gerçekleşmektedir. Bu alanlar şunlardır: Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM), Araştırma, Geliştirme, Eğitim ve Uygulama Merkezi (ARGEM) ve Destek Eğitim Odası. Üstün yetenekli öğrenciler için ülkemizde uygulanmakta olan en kapsamlı eğitim modeli BİLSEM’dir. Bu çalışmada, BİLSEM’lerde yapılan üstün yeteneklilerin eğitimine yönelik mevcut durum ortaya konularak, bu merkezlerde verilen hizmetin kalitesinin artırılmasına yönelik politika önerileri sunulmaktadır  Türkiye’de üstün yetenekli öğrencilerin eğitimleriyle ilgili pek çok deneme yapılmış olup tam olarak yeterli bir sonuç alınamadığı için hâlen yapılmaya devam edilmektedir. Bu bağlamda üstün yetenekli öğrencilere yönelik yeni program ve kurumlar tasarlamanın yanında mevcut ortamların daha etkili hale getirilebilmesi için politika önerilerine ihtiyaç vardır. Günümüzde Türkiye’de üstün yetenekli öğrencilerin eğitimi üç alanda gerçekleşmektedir. Bu alanlar şunlardır: Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM), Araştırma, Geliştirme, Eğitim ve Uygulama Merkezi (ARGEM) ve Destek Eğitim Odası. Üstün yetenekli öğrenciler için ülkemizde uygulanmakta olan en kapsamlı eğitim modeli BİLSEM’dir. Bu çalışmada, BİLSEM’lerde yapılan üstün yeteneklilerin eğitimine yönelik mevcut durum ortaya konularak, bu merkezlerde verilen hizmetin kalitesinin artırılmasına yönelik politika önerileri sunulmaktadır Türkiye’de üstün yetenekli öğrencilerin eğitimleriyle ilgili pek çok deneme yapılmış olup tam olarak yeterli bir sonuç alınamadığı için hâlen yapılmaya devam edilmektedir. Bu bağlamda üstün yetenekli öğrencilere yönelik yeni program ve kurumlar tasarlamanın yanında mevcut ortamların daha etkili hale getirilebilmesi için politika önerilerine ihtiyaç vardır. Günümüzde Türkiye’de üstün yetenekli öğrencilerin eğitimi üç alanda gerçekleşmektedir. Bu alanlar şunlardır: Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM), Araştırma, Geliştirme, Eğitim ve Uygulama Merkezi (ARGEM) ve Destek Eğitim Odası. Üstün yetenekli öğrenciler için ülkemizde uygulanmakta olan en kapsamlı eğitim modeli BİLSEM’dir. Bu çalışmada, BİLSEM’lerde yapılan üstün yeteneklilerin eğitimine yönelik mevcut durum ortaya konularak, bu merkezlerde verilen hizmetin kalitesinin artırılmasına yönelik politika önerileri sunulmaktadır

Eğitimde Teftiş Sistemi ve Politikaları


MEB’in sorumluluk ve yetki alanındaki kamu eğitiminin niceliksel kapasitesinin büyüklüğü, ülke genelindeki yaygınlığı, harcanılan kamu parasının miktarı ve eğitimin ülke kalkınmasındaki stratejik önemi dikkate alındığında, bakanlığın merkez ve taşra teşkilatlarıyla eğitim-öğretim kurumlarının ve özellikle okulların teftişi önemli hâle gelmektedir. Teftişin ya da günümüz Türkçesiyle denetimin aslında yönetimin bir parçası ve süreci olduğu dikkate alındığında Türk millî eğitimindeki teftiş sisteminin ya da teftiş politikalarının değerlendirilmesinde yönetim kavramının, cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte eğitim sisteminin yeni oluşan yapısının tanımlanması tercih edilmiştir. Bu çalışmada olguya dair tarihsel, hukuki, organizasyonel bir perspektifte ilgili mevzuat, bilimsel literatür, Sayıştay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin kararları kapsamlı bir biçimde incelenerek gerçekçi ve uygulanabilir nitelikte olan özgün öneriler geliştirilmiştir. MEB’in sorumluluk ve yetki alanındaki kamu eğitiminin niceliksel kapasitesinin büyüklüğü, ülke genelindeki yaygınlığı, harcanılan kamu parasının miktarı ve eğitimin ülke kalkınmasındaki stratejik önemi dikkate alındığında, bakanlığın merkez ve taşra teşkilatlarıyla eğitim-öğretim kurumlarının ve özellikle okulların teftişi önemli hâle gelmektedir. MEB’in sorumluluk ve yetki alanındaki kamu eğitiminin niceliksel kapasitesinin büyüklüğü, ülke genelindeki yaygınlığı, harcanılan kamu parasının miktarı ve eğitimin ülke kalkınmasındaki stratejik önemi dikkate alındığında, bakanlığın merkez ve taşra teşkilatlarıyla eğitim-öğretim kurumlarının ve özellikle okulların teftişi önemli hâle gelmektedir. Teftişin ya da günümüz Türkçesiyle denetimin aslında yönetimin bir parçası ve süreci olduğu dikkate alındığında Türk millî eğitimindeki teftiş sisteminin ya da teftiş politikalarının değerlendirilmesinde yönetim kavramının, cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte eğitim sisteminin yeni oluşan yapısının tanımlanması tercih edilmiştir. Teftişin ya da günümüz Türkçesiyle denetimin aslında yönetimin bir parçası ve süreci olduğu dikkate alındığında Türk millî eğitimindeki teftiş sisteminin ya da teftiş politikalarının değerlendirilmesinde yönetim kavramının, cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişle birlikte eğitim sisteminin yeni oluşan yapısının tanımlanması tercih edilmiştir. Bu çalışmada olguya dair tarihsel, hukuki, organizasyonel bir perspektifte ilgili mevzuat, bilimsel literatür, Sayıştay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin kararları kapsamlı bir biçimde incelenerek gerçekçi ve uygulanabilir nitelikte olan özgün öneriler geliştirilmiştir. Bu çalışmada olguya dair tarihsel, hukuki, organizasyonel bir perspektifte ilgili mevzuat, bilimsel literatür, Sayıştay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin kararları kapsamlı bir biçimde incelenerek gerçekçi ve uygulanabilir nitelikte olan özgün öneriler geliştirilmiştir.

Türkiye’de Zorunlu Okul Öncesi Eğitim: Güçlükler ve Fırsatlar


Yaşamın ilk yıllarının, çocuğun tüm gelişim alanları ve öğrenme deneyimleri üzerindeki etkisinin anlaşılması 20. yüzyılın en önemli farkındalıklarındandır. Türkiye’de çocuk eğitimine verilen önem, Osmanlı’dan günümüze atılmış olan çeşitli adımlarla ortaya konmasına rağmen, I. Dünya Savaşı ve sonrasında gelen cumhuriyetin kuruluşu, ülkemizi sosyal ve ekonomik olduğu kadar eğitime ilişkin güçlük ve gerekliliklerle de karşı karşıya bırakmıştır. Ülkemizde, 1950’lerin ortalarında hız kazanmaya başlayan okul öncesi eğitimin (OÖE) geliştirilmesi çabaları günümüzde de giderek artmaktadır. Bu alanda her geçen gün daha fazla çalışma ve proje yapılmakta, akademisyen ve öğretmen yetiştirilmektedir. Ancak dünyadaki birçok ülkenin mümkün olan en erken yaşlardan itibaren sunduğu erken çocukluk eğitimi (EÇE) olanakları ve zorunlu OÖE konularındaki uygulamalara dair yaklaşımları ülkemizde hâlen tartışılmaktadır. Dünyada ve Türkiye’de EÇE ve OÖE’nin durumu ve zorunlu hale getirilmesindeki güçlükler ve fırsatlar; çeşitli güncel yasal düzenlemeler ve 2020’nin ilk aylarında gündemimize giren Covid-19 pandemisinin etkileri bağlamında tartışılmıştır. Yaşamın ilk yıllarının, çocuğun tüm gelişim alanları ve öğrenme deneyimleri üzerindeki etkisinin anlaşılması 20. yüzyılın en önemli farkındalıklarındandır. Türkiye’de çocuk eğitimine verilen önem, Osmanlı’dan günümüze atılmış olan çeşitli adımlarla ortaya konmasına rağmen, I. Dünya Savaşı ve sonrasında gelen cumhuriyetin kuruluşu, ülkemizi sosyal ve ekonomik olduğu kadar eğitime ilişkin güçlük ve gerekliliklerle de karşı karşıya bırakmıştır. Ülkemizde, 1950’lerin ortalarında hız kazanmaya başlayan okul öncesi eğitimin (OÖE) geliştirilmesi çabaları günümüzde de giderek artmaktadır. Bu alanda her geçen gün daha fazla çalışma ve proje yapılmakta, akademisyen ve öğretmen yetiştirilmektedir. Ancak dünyadaki birçok ülkenin mümkün olan en erken yaşlardan itibaren sunduğu erken çocukluk eğitimi (EÇE) olanakları ve zorunlu OÖE konularındaki uygulamalara dair yaklaşımları ülkemizde hâlen tartışılmaktadır. Dünyada ve Türkiye’de EÇE ve OÖE’nin durumu ve zorunlu hale getirilmesindeki güçlükler ve fırsatlar; çeşitli güncel yasal düzenlemeler ve 2020’nin ilk aylarında gündemimize giren Covid-19 pandemisinin etkileri bağlamında tartışılmıştır. Yaşamın ilk yıllarının, çocuğun tüm gelişim alanları ve öğrenme deneyimleri üzerindeki etkisinin anlaşılması 20. yüzyılın en önemli farkındalıklarındandır. Türkiye’de çocuk eğitimine verilen önem, Osmanlı’dan günümüze atılmış olan çeşitli adımlarla ortaya konmasına rağmen, I. Dünya Savaşı ve sonrasında gelen cumhuriyetin kuruluşu, ülkemizi sosyal ve ekonomik olduğu kadar eğitime ilişkin güçlük ve gerekliliklerle de karşı karşıya bırakmıştır. Ülkemizde, 1950’lerin ortalarında hız kazanmaya başlayan okul öncesi eğitimin (OÖE) geliştirilmesi çabaları günümüzde de giderek artmaktadır. Bu alanda her geçen gün daha fazla çalışma ve proje yapılmakta, akademisyen ve öğretmen yetiştirilmektedir. Ancak dünyadaki birçok ülkenin mümkün olan en erken yaşlardan itibaren sunduğu erken çocukluk eğitimi (EÇE) olanakları ve zorunlu OÖE konularındaki uygulamalara dair yaklaşımları ülkemizde hâlen tartışılmaktadır. Dünyada ve Türkiye’de EÇE ve OÖE’nin durumu ve zorunlu hale getirilmesindeki güçlükler ve fırsatlar; çeşitli güncel yasal düzenlemeler ve 2020’nin ilk aylarında gündemimize giren Covid-19 pandemisinin etkileri bağlamında tartışılmıştır.

Hukuk İzleme Raporu 2019

Hukuk, ülkenin gündeminde her zaman kendine yer bulan, toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren ve yaşamın her alanında yansımaları bulunan bir alandır. Bu nedenle, hukukun bütüncül bir perspektifle ele alınması gerekir. Elinizdeki raporda son on yıldaki gidişatı eksene alarak 2019 yılında hukuk alanının durumu ve gelişmeler değerlendirilmiştir. Hukuk alanında yaşanan gelişmeler ve sorunlar kadar ele alın­mayan ve ihmal edilen boyutlar da raporda kendisine yer bulmuştur. Türkiye’de hukuk siste­minin problemlerinin çözülmesi için yapılması gerekenlerin dile getirilmesi raporun öne çıkan özelliklerinden biri olmuştur. Bütüncül-sistemsel meselelere işa­ret edilmeye çalışılan raporda, uzman görüşleri ve alandan paydaşların yazılarına yer verilmiştir.